20 Mayıs 2010 Perşembe

BİR TUTAM HÜZÜN

Bir gram mutluluk içimde...
Simidimi alıp geçtim karşına.
Oyun oynayan çocuklara, balık avlayan balıkçılara,
Baktım bütün gün boyunca.
Böylece hayallere daldım.
Martılarının çığlıklıarı da eşlik ettiler bana.
Dalgalarının güzellikleri de aldı gözlerimi.
Şu martının yerinde kim olmak istemez ki?
Çünkü o, sana sahip; senin göğüne, yerine, denizine...
Sen de ona sahipsin; güzelliğine, sesine...

Bir tutam hüzün içimde...
Sonbahardayım, yağmurunlayım.
Rüzgarınla danstayım.
Ne kadar düşşe de yüzüme kar taneleri,
Onlar da bana anlatıyorlar,
Görkemini, seni,
Neler neler geçirdiğini...

Biraz da heyecanla,
Kız Kulesi'nin yanında,
Aldım nefesimi...
Seyre daldım Boğaziçi'ni.
Yıldızlarla uykulara daldım.
Kuşlarla hayalden hayale atladım.
Seni bir türlü bulamadım.
Ama öğrendim, İSTANBUL'SUN SEN!

İSTANBUL'UM!

Bu sabah yine
Martımın kollarındayım.
Rüzgarlarla birlikte
Gezdim seni İstanbul'um!

Bugün yine,
Güneşin ışıklarıyla dolaştım.
Üsküdar'ımın çeşmesinden,
Bir su yudumladım.

Oradan Sultan Ahmet'e gittim.
Ezanın sesini kalbime işledim.
Şaheser Ayasofya ile,
İşte kendime geldim.

İstanbul'um! Tutuldum sana.
Havana, rüzgarına, toprağına.
Yine uçsam sende martılarımla,
İçime çeksem seni doya doya.

Bugün yine sendeyim.
Seninleyim, daracık sokaklarındayım.
Benim için sen, çok önemlisin.
Çünkü sen AVRUPA'NIN BAŞKENTİSİN!